Beklentiler, bir ömür insanın ömründen yiyorlar. Büyüdükçe hayattan birşeyleri daha çok beklemez oldum. Şımarmadan çalışıp olursa ne güzel olmazsa sağlık olsun zihniyetine büründüm zamanla. Bakıyorumda beklentilerimden aldığım yarayı başka hiç birşeyden almamışım. Evet benim en büyük yaralarım beklentilerimden.
Zamanla üstünde düşünürken şunu farkettim;bizim özlem duyduğumuz şey aslında tam olarakta bu acı çekme ihtimalinin yüksek olduğunu bile bile bekleyebilmek. Çocukca bir özlemle beklemek ve istemek. İşte içinde ki çocuğu öldürmemek bu bence hayattan beklemekten korkmamak, yaralanmaktan veya üzülmekten korkmamak.
Çocukların saygı duyduğum yanıdır; hiç ötesini düşünmeden davranmaları. Koşarlar düşeceksin diye biz peşinden koşarız o düşsede bizim kafamıza taktığımız kadar takmaz, altı üstü düşmüştür ona göre. Çünkü hayatta dizine aldığı ufacık bir yara koşarken yaşadığı heyecanın diyeti olamaz hiçbir zaman. Rahatça düşmekten korkmadan koşmanın verdiği mutluluğun karşısında o acı hiçbirşeydir.
Çocuk olabilmek cesaret ister. Koşulsuzca cevaptan korkmadan birisine evlenme teklif edebilmektir yaşı kaç olursa olsun. Veya ne kadar can acıtacağını bilsende birşeyi yaşayarak öğrenmeye cesaret etmektir. Bir oyuncakla "şuna bak salak salak şununla oynuyor" düşüncesinden korkmadan saatlerce "ciuuuv ciuuv" oynayabilmektir.
Çocuk olmak hayattan birşeyler beklemeye cesaret edebilmektir... Cesaret etmeliyiz bence biraz haksız mıyım ?
Yorumlar