Bir Yol Türküsü Yaşamak...

Bir yol türküsüdür yaşamak aslında hep alışıldık olan manzaraların geride kaldığı hep geriye baktıkça tebessümün yüzümüden eksik olmadığı, ileriye baktıkça hep bir bilinmezlikle uzanan uzun uzun yolların bulunduğu bir türkü.

Yollar kıvrıla kıvrıla ilerlerken önünde, birgün biteceğini bilerek daha çok gaza basmak ve kendine daha çok gaza bastığı günler için bir nebze daha kızmaktır yaşamak. Yol kenarından gözümüze çarpmış nice güzelliklere inat yalnız sonuna doğru ilerlediğimiz bir yol. Kimi zaman çok durmak istediğimiz güzelliklerin sadece yanımızdan geçisini izleyebildiğimiz, varmak istediğimiz yere vardığımızda hep varılacak yeni yerlerin bulunduğu bitmeyen bir yol.

Aydınlık günlerin sonunun hep karanlık gecelerin aldığı, her karanlık gecenin sonunda güzel tebessümüyle çok tanıdık simasıyla güneşin aydınlattığı, üzerinden sadece bizim değil binlerce insanın geçtiğini bildiğimiz bize ait olmayan bir yoldur yaşamak.

Birgün vardığımız bir hedefin bizi mutlu edeceği ümidiyle sürekli ilerlediğimiz, sonuçta her hedefin yeni hedefleri getirdiği bir yoldur yaşamak. Gittikçe manzaranın değiştiği sonu olduğunu bildiğimiz ama gitmekten zevk aldığımız bir yol değil midir yaşamak.

Gitmelerin aslında hayatın ta kendisi olduğu, durmanın olmadığı, durduğumuzu sandığımızda bile hız kesmeden ilerlediğimiz bir yol değil midir yaşamak. Giderken hep yeniye, hep bilinmeze gittiğimiz, giderken sonunu düşünmeden ilerlediğimiz bir ömür törpüsü...

Aslında hedeflerin mutluluk getirmediğini anlamamız bayğı zamanımızı alır, Halbuki zevk alınması gereken kısım yolun ta kendisidir. İnsana mutluluk getiren gitmek istediği hedefe varmaya çalışırken geçtiği yollar değil midir. Yaşamak hedeften mutluluk beklemek değil;
giderken manzaradan zevk almayı öğrenmektir aslında.

Gitmektir yaşamak, bitmeyen bir yol türküsüdür. Gittikçe daha ilerlemektir, her yeni hedefe vardığında daha başka hedeflere ilerlemek ve zamanla gitmekten zevk almaya başlamaktır. Ve bir gün geldiğinde çok kısa olduğunu gördüğümüz kalan yolumuza bakıp tadını çıkarmayı öğrenirendiğimiz.Yanımızda önlerinde gidilecek uzun yollarıyla torunlarımıza bakıp tebessüm ederek kısacık yolunun tadını çıkartmaktır. Ve bir gün gimeyi bırakmaktır.

İşte yaşamın bittiği an o andır gitmeyi bıraktığımız an. Hep birilerinin hayallerinde manzaranın bir kenarında el salladığımız o andır yaşamın bittiği zaman. Ve bir gün gitmeyi bıraktığımızda daha derinden fark ederiz aslında bizi mutlu eden şeyin gitmek olduğunu. Bir yere varıp durduğumuzda anlarız ki varmak değil mutluluk gitmenin ta kendisiymiş.

Umarım durduğumuz o güne kadar vardığı hedeflerden mutluluk bekleyenlerden değil yolun kendisinden mutlu olanlardan oluruz.

Saygılarımla...

[inceden not : Aşık Veysel ne güzel söylemiş " Uzun ince bir yoldayım , gidiyorum gündüz gece" ;)]

Yorumlar